Osmanlı
İmparatorluğu'ndan devralınan ve ülkenin başlıca yükseköğretim kurumu sayılan
İstanbul Darülfünunu, 1923'ten 1932'ye kadarki 9 senelik dönemde bütün ilgiye
rağmen, Türk toplumunun beklediği gelişme ve ilerlemeyi gösteremedi.
Bu nedenle Atatürk, başlattığı üniversite reformu çerçevesinde, Darülfünun'un
incelenmesi için İsviçre'den Profesör Alfred Malche'ı davet etti. Prof. Malche, Batı
Avrupa'da hâkim olan üniversite kavramına dayanarak hazırladığı raporda,
üniversite rektörünün öğretim üyeleri tarafından seçilmesinin sakıncalarına
işaret ederek, hükümet tarafından atanmasını önerdi ve profesör seçimi konusunda
da şu sözleri söyledi:
"Hiçbir mesele, üniversitenin istikbali için profesörlerin seçimi ve atanması
kadar önemli değildir. Halen tatbik edilen sisteme göre, hocayı, alâkadar diğer
hocalar bulmak-tadırlar…. Alâkadarlar, fena hâkimlerdir. Onların görüşleri
alınmalı, fakat karar başka makamlarca verilmelidir".
Üniversitede reformu gerektiren başlıca sebepler, dönemin Milli
Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından dile getirilmiştir:
"Darülfünun'un fakülte ve diğer birimleri arasında bilimsel
işbirliğini sağlayacak koordinasyon yoktur. Öğretim üyeleri, üniversite
dışındaki çalışmaları dolayısıyla eğitim ve öğretimle yeterince ilgilenmemekte
ve kendilerini yalnız belirli saatlerdeki derslerden sorumlu sayarak, bilimsel
araştırmalardan uzak kalmaktadır. Bunun sonucu olarak da, yayınlar çok azdır.
Darülfünun ve ona bağlı fakültelerdeki yönetimle ilgili makamlara seçimle
gelinmektedir. Öğretim üyeleri arasında ihtiras, sürtüşme ve anlaşmazlıklar
doğmuştur. Dışardan etkin bir denetim yoktur".
Prof. Malche tarafından verilen raporu inceleyerek uygun bulan
TBMM'nin kabul ettiği 2252 sayılı kanun ile 31 Temmuz 1933 günü Istanbul
Darülfünunu kaldırıldı ve yerine 1 Ağustos 1933 tarihinden itibaren hizmete girmek
üzere "Istanbul Üniversitesi" adı ile yeni bir yükseköğretim kurumu
kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk üniversitesi olan Istanbul Üniversitesi'nin
yönetiminde köklü değişiklikler öngören kanun ve yönetmelikler, bu tarihten
itibaren yürürlüğe girdi. Türk mevzuatında "üniversite" sözü, ilk kez
bu kanun ile yer aldı.