III
TÜRKİYE'DE 1933 REFORMU VE SONRASI

BAZI İSTİSNALAR

Bu dönemde iki üniversite, yukarda belirtilenler bakımından istisna teşkil etmiştir: Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Hacettepe Üniversitesi.

ODTÜ MODELİ

ODTÜ, 4936 ve 115 sayılı kanunlara tâbi olmadan 7307 sayılı özel bir kanunla kurulmuştur. (Ek 3). Bu kanunun 3. maddesi ile üniversitenin yönetimine, ABD'deki üniversite yönetimine benzer bir düzenleme getirilmiş ve 9 kişilik Mütevelli Heyet üniversitenin yönetim ve denetiminden sorumlu tutulmuştur. Kanunun 4. maddesine göre, rektör, meslektaşları tarafından değil, Mütevelli Heyet'ce doğrudan ve üniversite dışından atanabiliyordu. Bu dönemde atanan ve profesör olmayan, maliye uzmanı Kemal Kurdaş rektör olarak çok başarılı olmuştur. Dekanlar ise rektörün teklifi üzerine Mütevelli Heyet'ce atanmakta idi. Bu sistemde rektörlük bir süreye bağlı değildi; ancak, Mütevelli Heyet üniversitenin yararına olacağına karar verirse rektörün görevine son verebiliyor veya görev süresini 70 yaşına kadar uzatabiliyordu. ODTÜ'de rektör, yetkilerini Mütevelli Heyet'e karşı sorumlu olarak kullanırdı. Mütevelli Heyet sistemi ile yönetilen ODTÜ, kısa zamanda büyük atılımlar yapmış ve uluslararası düzeyde üne kavuşmuştur.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

Türkiye'deki üniversiteler, 4936 sayılı kanun ve bu kanunun ek ve tadillerini öngören 115 sayılı kanuna göre yönetilir; rektörler, Fakülte Profesörler Kurullarının birarada yapacakları toplantıda 2 yıl için aylıklı profesörler arasından sırayla, her seçim döneminde başka bir fakülteden olmak üzere, salt çoklukla seçilirlerdi.

Bu düzenin sakıncalarını önlemek amacıyla Hacettepe Üniversitesi kurulurken özgün bir kanun teklifi hazırlandı ve kabul edildi (Ek 4). Hacettepe Üniversitesi'nin bu şekilde kurulmasının amacı, mevcut üniversitelere yeni bir üniversite eklenmesinin ötesinde, yeni bir düzenin getirilmesiydi.

Ne var ki, yürürlükteki Anayasa'nın, üniversitelerin kendi seçtikleri organlar tarafından yönetileceğine dair hükmünün dışına çıkmak mümkün değildi. Bu sebeple, rektörün, üniversitenin tüm profesörleri yerine, İsviçre üniversitelerinde olduğu gibi sınırlı sayıda profesörün katıldığı Senato tarafından seçilmesi ve görev süresinin 5 yıl olması, bu sürenin 8 yıla çıkarılabilmesi imkânları, 892 sayılı kanun ile yaratıldı. Böylece, diğer üniversitelerdeki rektörlerin seçim kampanyaları önlenmiş ve Hacettepe Üniversitesi özellikle tıp ve sağlık bilimleri alanlarında uluslararası üne sahip olmuştur. Hacettepe Üniversitesi, kanununun verdiği yetkiye dayanarak, Kayseri, Sivas, Samsun ve Eskişehir'de kendine bağlı fakülteler kurmuş ve bu fakülteler zamanla üniversiteye dönüşmüştür. Hacettepe Üniversitesi Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde ve Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde de birer tıp fakültesi kurmuştur.

Bu üniversitede kanun hükmü ile getirilen tam gün çalışma esası da başarıda büyük rol oynamıştır.*
 

  
* İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Hacettepe Üniversitesi özgün kanununun ipatli amacı ile Anayasa mahkemesine başvurmuş, ancak yüksek mahkeme 3.12.1968 günü 1968/57 sayılı kararla isteği reddetmiştir.

  
III. Bölüme dönüş.
 
"İçindekiler" sayfasına dönüş.