Bu
dönemde iki üniversite, yukarda belirtilenler bakımından istisna teşkil etmiştir:
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Hacettepe Üniversitesi.
ODTÜ MODELİ
ODTÜ, 4936 ve 115 sayılı kanunlara tâbi olmadan 7307 sayılı özel bir kanunla
kurulmuştur. (Ek 3). Bu kanunun 3. maddesi ile üniversitenin
yönetimine, ABD'deki üniversite yönetimine benzer bir düzenleme getirilmiş ve 9
kişilik Mütevelli Heyet üniversitenin yönetim ve denetiminden sorumlu tutulmuştur.
Kanunun 4. maddesine göre, rektör, meslektaşları tarafından değil, Mütevelli
Heyet'ce doğrudan ve üniversite dışından atanabiliyordu. Bu dönemde atanan ve
profesör olmayan, maliye uzmanı Kemal Kurdaş rektör olarak çok başarılı olmuştur.
Dekanlar ise rektörün teklifi üzerine Mütevelli Heyet'ce atanmakta idi. Bu sistemde
rektörlük bir süreye bağlı değildi; ancak, Mütevelli Heyet üniversitenin yararına
olacağına karar verirse rektörün görevine son verebiliyor veya görev süresini 70
yaşına kadar uzatabiliyordu. ODTÜ'de rektör, yetkilerini Mütevelli Heyet'e karşı
sorumlu olarak kullanırdı. Mütevelli Heyet sistemi ile yönetilen ODTÜ, kısa zamanda
büyük atılımlar yapmış ve uluslararası düzeyde üne kavuşmuştur.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
Türkiye'deki üniversiteler, 4936 sayılı kanun ve bu kanunun ek ve
tadillerini öngören 115 sayılı kanuna göre yönetilir; rektörler, Fakülte
Profesörler Kurullarının birarada yapacakları toplantıda 2 yıl için aylıklı
profesörler arasından sırayla, her seçim döneminde başka bir fakülteden olmak
üzere, salt çoklukla seçilirlerdi.
Bu düzenin sakıncalarını önlemek amacıyla Hacettepe Üniversitesi kurulurken özgün
bir kanun teklifi hazırlandı ve kabul edildi (Ek 4).
Hacettepe Üniversitesi'nin bu şekilde kurulmasının amacı, mevcut üniversitelere yeni
bir üniversite eklenmesinin ötesinde, yeni bir düzenin getirilmesiydi.
Ne var ki, yürürlükteki Anayasa'nın, üniversitelerin kendi seçtikleri organlar
tarafından yönetileceğine dair hükmünün dışına çıkmak mümkün değildi. Bu
sebeple, rektörün, üniversitenin tüm profesörleri yerine, İsviçre
üniversitelerinde olduğu gibi sınırlı sayıda profesörün katıldığı Senato
tarafından seçilmesi ve görev süresinin 5 yıl olması, bu sürenin 8 yıla
çıkarılabilmesi imkânları, 892 sayılı kanun ile yaratıldı. Böylece, diğer
üniversitelerdeki rektörlerin seçim kampanyaları önlenmiş ve Hacettepe Üniversitesi
özellikle tıp ve sağlık bilimleri alanlarında uluslararası üne sahip olmuştur.
Hacettepe Üniversitesi, kanununun verdiği yetkiye dayanarak, Kayseri, Sivas, Samsun ve
Eskişehir'de kendine bağlı fakülteler kurmuş ve bu fakülteler zamanla üniversiteye
dönüşmüştür. Hacettepe Üniversitesi Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde ve Trabzon
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde de birer tıp fakültesi kurmuştur.
Bu üniversitede kanun hükmü ile getirilen tam gün çalışma esası da başarıda
büyük rol oynamıştır.*